Yazarın kişiliği, yaşamından izler öyküye ne kadar giriyor? Yaşadıklarımız sızıyor elbette yazdıklarımıza, ama ne dereceye kadar? Bu soruyu cevaplamak için notlar alırken, geçmişte kalan, üstelik beni hayli düşündürten bir anım depreşti. Eğer yazarken en temel aracımız dilse ve dil yazarın yaşadığı öznel deneyimlerin bir nevi aynası ise; yazarın yaşadıklarıyla zenginleşiyor, nüanslar kazanıyor, kendine has bir renk ve şiirsellik taşıyor, onun hayatına giren kişilerin, yaşadığı olayların izlerini yansıtıyorsa, yazarın kişiliği dil dolayımıyla Dostoyevski Seks Hakkındaki Düşünceleri yazdıklarına geçiyor demektir. Ama bunun da ötesinde okuduğumuz birçok öykünün konusu, kişileri, mekânı gerçek hayattan kaynaklanır. Vargas Llosa şöyle devam ediyor. Yani Dostoyevski Seks Hakkındaki Düşünceleri yazarın kurduğu paralelliği başka cümlelerle söylersek önemli bazı izler vardır yazarların hayatlarında ve onlar bu izleri yalınlaştırır, süsler, dönüştürür. Çiftçi nasıl tarlasını işlerse yazar da kendi hayatını, karşılaştığı insanları, tesadüfleri, kader dediğimiz o görünmez izi hayalgücünü de katarak işler, harekete geçirir masa başında. Edebiyat dünyayı görme biçimidir ve yazarın yaşadıklarından doğru belirli filtreler edinmiş gözleridir o dünyayı bize aktaran. Bazen deneyimlerle yazılanlar arasındaki bu etkileşimi, bilinçli olarak gizler yazar. Öyle ki yazdıklarında hayatından esintiler olduğunu ancak çok dikkatli iz sürenler anlayabilir. Bazı yazarlarsa, kartlarını açık oynayan kumarbazlar gibidirler; anlatılarının büyük bir kısmını hayatlarından gözlemler, anılar üstüne kurarlar. Catoblepas yazar diyor onlara Vargas Llosa. Yani efsanevi bir hayvan olan catoblepas gibi kendi kendinden beslenen yazarlar. Ayaklarından başlayarak kendi kendini yiyen bu akıl almaz yaratık gibi yazar da ailesini, dostluklarını, ilişkilerini, hafızasının sakinlerini bir yakıt gibi kullanır eserlerinde. Bizden kimler geliyor akla? Şimdilerde devamını yazdığını söylüyor. Yazar itirafların elini güçlendireceğini hisseder, ama edebi mayayı iyi tutturabilmek için, benim yaralarımın başkalarını ne kadar ve nereye kadar ilgilendireceğinin muhasebesini yapmak gerekir. Yaşadıklarımın insani ve evrensel bir boyutu vardır. Kırılmışlıklarımın, incinmişliklerimin ötesinde okuru ilgilendirebilecek bir çekirdek. İşte o çekirdek çok erkenden oluşur. Yazar gizlese de gizlemese de yazacağımız öykülerin çok eskilerde, geçmişte, çocuklukta şekillendiği Dostoyevski Seks Hakkındaki Düşünceleri. Çünkü hassasiyetlerimiz, kırılganlıklarımız o zamanlardan kalmadır. Ve bu dünyanın anlamını da o hassasiyetler belirlemiştir. Bir kayıp, eksik sevgi, sevdiklerimizin geçirdiği kazalar, hastalıklar, yakınlarımızın intiharları, bir sürgün. Gözümüzü biraz da uzak kaldığımız hikâyelere çevirirsek Kürt edebiyatında sürgünün hayli baskın bir tema olduğunu fark ederiz. Ama söz konusu sancı sadece kahramanın değil, dili yasaklı bu yüzden uzunca bir süre kendi yazarlarını üretememiş bir halkın sancısıdır. Vargas Llosa biz konuyu seçmeyiz konu bizi seçer diyor. Peki yazar bu kışkırtmaya gelecek ve okurunu büyülerken yaşamından kesitler kullanma cesaretini gösterebilecek midir? Eserin özgün olacağı açıktır, ama bazı pürüzler doğurabileceğini unutmamalı. İyi ama onlar neyin otobiyografik neyin kurmaca olduğunu nereden biliyorlardı? Edebiyata en az benim kadar düşkün olan öz babam anneme daha da düşkündü ve bizim böyle bir ikinci evimiz olmadı geçmişte. Oysa kitabımı okuyan bir arkadaşım, tabiri caizse, uydurduklarıma inanmıştı. Anlamamıştım; babamın hikâyesini bizim hikâyemiz sandığını anlattı… Kasaba, kasabalı insanlar, ailem hakkında bazı gözlemler, bunlar kitabımın tamamını benim hikâyem yapmıştı arkadaşımın ve değişiklikler talep eden yayınevinin gözünde. Tamam dediysem de bir iki cümle değişikliği dışında elimden gelmedi öykülere kıymak. Zaten çok geçmeden başka bir yayınevinin haberi ulaştı ve kitap basıldı. Yazarın öykülerinde hayatından esinlenmesi sakıncalı mıdır ve eğer öyleyse hangi sakıncaları içerir? Anlaşılan, yazar hayatından esinlense de esinlenmese de okur Vargas Llosa ile hemfikir, yani bütün öykülerin özünde onları yaratan kişilerin deneyimleri olduğunu düşünüyor. Gelelim bu yazı için hafızamda eşelenirken ansızın hatırladığım Dostoyevski meselesine.
Dostoyevski'nin Suç ve Ceza'sının İncelenmesi
Dostoyevski Eleştirisinin Tarihsel Seyri - René Wellek | Birikim Yayınları 3. Cinsel saplantıları vardı ve genelevlerin müdavimiydi. Doğru. St. Petersburg'daki bütün genelevlerin yolunu bilen Dostoyevski, bizzat. bütün. neredeyse bütün karakterleriin evlilik üzerine düşüncelerini, evliliik hayatlarında yaşadııkları sorunları, eşlerine olan düşünce ve hislerini anlatır. Dostoyevski’nin Yetişkin Olmadan Evlenen Kız Çocuğu! - Dağarcık TürkiyePeki bunların hepsi gerçekten efsane mi? Onu ortadan kaldırmak, paralarını daha yararlı işlerde kullanmak daha doğru olur. Ursula K. Sonra aldığı para cüzdanı ve altınlarla evden uzaklaşacağı sırada ikinci bir aksilik olur. Ev sahibi kadın, aşağıdaki katta yaşar, ona odanın dışında akşam yemeği verir, diğer ev işlerine bakar.
"Kutsal olana ilgi, bayağı olana düşkünlük"
'den bir sigmund freud yazısı. Raskolnikov suçunu ona itiraf eder. Paylaşılan suç, insanı hafifletir. bütün. St. Petersburg'daki bütün genelevlerin yolunu bilen Dostoyevski, bizzat. neredeyse bütün karakterleriin evlilik üzerine düşüncelerini, evliliik hayatlarında yaşadııkları sorunları, eşlerine olan düşünce ve hislerini anlatır. 3. Doğru. Cinsel saplantıları vardı ve genelevlerin müdavimiydi. erkeklerdeki (ve kadınlardaki) kumar tutkusu, gizli eşcinsellik, özezerlik (mazoşizm) ve sahte. Böylece suçluluk duygusu yalnız suçlunun içinde kalmaz, dışarıya taşar.Bunun için canını tehlikeye bile atmıştır. Hayal dünyası çarptığı duvarda paramparça olduğunda kendine gelen insanın yapacağı pek bir şey kalmamıştır! Yazar itirafların elini güçlendireceğini hisseder, ama edebi mayayı iyi tutturabilmek için, benim yaralarımın başkalarını ne kadar ve nereye kadar ilgilendireceğinin muhasebesini yapmak gerekir. Pazar, 22 Ara Suç işleme eğilimi insanda doğuştan mı vardır? Herhalde başka türlü de olmazdı! Çok ilginç bir sahne. Bizimki uyandığında yanında Lisa adlı güzel olmayan fakat genç ve hoş bir hayat kadınını yanında buluyor. Bununla birlikte yasalar kaynağını yine de tanrılardan alıyor. Olası özellikler şöyledir:. Polis onun da gelip rehine bıraktığı malla ilgili bilgi almasını bekler:. Kendi babasının ölümünden gizli bir sevinç duyduğunu hisseden Dostoyevski'nin kendi psiko-patolojisine ve düşünsel krizlerine yönelik sorunları Karamazov Kardeşler 'de çözüme kavuşur. Maria Popova. Bu rahatsızlıklardan birisi de, insanın içinde yatan suç işleme eğiliminin ve suçluluk duygusunun uyanmasıdır. Ekin Deniz Kuzu. Onu ortadan kaldırmak, paralarını daha yararlı işlerde kullanmak daha doğru olur. Dostoyevski romanları okurun daha sonraki okuma serüveninde peşine düşeceği derin bir düşünsel boyut ve estetik bir bütünlük arz eder. Toplum ve Hukuk Sayı 5. Serkan Parlak. Toplum ve Hukuk Sayı 1. Hukukun Ekolojisi. Ancak karakter düşsel gerçekliğinde ne kadar yücelirse gerçek yaşamında o kadar alçalır ve bundan sinsi bir zevk duyar. Bizce bu iğrenme duygusu çok önemlidir. Hep Birlikte Değişim. Üstelik bu, hem kız açısından, hem de kendi belirleyici olduğunu düşündüğü rolünün tutarsızlığı ve bencilliğinden dolayıdır. Öğrenci olmak, kafasını aydınlatmak, insanca duygularını geliştirmek, iyiye doğru eğilim göstermektir.