Yağmurdan mı havanın ağırlığı, yoksa değil şehre, ülkeye sinen ağıttan mı? Şehrin girişinde kara dumanını aralıksız gökyüzüne salan termik santralin ürkütücü bacasından mı? Yakınından geçtik bir kamyon dolusu oyuncakla. Kitap, defter, kalem, flüt, top, uçurtma… Ve bisiklet. Tüm bunlar yeter mi kömür karasının bulaşıp eksik bıraktığı hayatlara bir an olsun renk katmaya? Babasıyla hiç oyun oynayamamış, tanışamamış ya da oyunu yarım kalmış çocuklara dokunmak, sarılmak için çıktık yola. Annelerinin elini tutmaya, konuşmaya, susmaya, ağlamaya, dinlemeye, acılarını paylaşmaya. Söz vermeye onları hiç unutmayacağımıza…. Çanakkale Tabip Odası önderliğinde başladı kampanya. Sıla ve abisi Samiyle tanıştık ilk girdiğimiz evde. Savaştepe köyünde. Bu anı haberlerde izlerken boğazımız düğümlenmişti. Uyuyor… Melek gibi… Annesi lokum tutuyor. Nasıl yanar ki bundan sonra? Ellerim lokum, rutubet ve acı kokuyor…. Arada, küçücük bir ev tarif ediyorlar sonra… Ev diyorum ama tek göz oda, mutfak aynı Manisa Soma Seks Hikayeleri. İçeride dünya tatlısı esmer bir oğlan… Hasan… 4 yaşında. Meğer daha büyük bir ev yapabilmek için girmiş babası maden ocağına. Son çıkarılanlardanmış… Ne anlatayım ki diyor annesi, dert ortağımdı, eşimdi. Şimdi kimseye bir şey anlatamıyorum, kimse anlamıyor. En fenası geceleri, boşluğu herkes gidince ortaya çıkıyor. Oğlumuz doğuştan hasta, köylüyüz biz, garibanız. Hep garibanlar mı ölür? Ne anlatayım diyor yine, bir şey soramadım ki, ne sorulur ki? Ne söylenebilir ki? Başına dikeceğim diyor, ellerimle… Ne söyleyeyim ki…. Hayat… Davullu zurnalı gelin çıkacak birazdan bir evden az ötede. Derneğin camında düğün davetiyeleri, yanında ölenlerin isimlerinin listesi. Ayda on beş lira aidat, yirmi beş kuruşa çay. Bu dernek madenciler çok önemli, ilk yürüyüşlerini o hafta başında yaptılar. Konuşurken madencilerle, genç bir kadın geldi yanımıza. Üç kızı var, bundan sekiz ay önce kaybetmiş eşini madende iş kazasında. Duyulmadı dedi, tekti. Senin öldüğünü zannetmiştim dedi sonra içlerinden birine, iyi olduğuna sevindim. Sarıbeyler köyüne geçiyoruz oyuncak kamyonuyla. Tek oğullarını kaybetmiş, barakadan bozma bir evde yaşayan çok yaşlı bir madenci ailesine sarılıyoruz. Dostlar sağolsun evladım diyor dede. Yufka açılıyor hemen aşağıda taşların üzerinde. İkram etmeden göndermiyorlar. Köyün çocukları kamyonun başında, etrafta flüt sesleri, bozuk yollarda bir aşağı bir yukarı bisiklet sürenlerin neşesi. Adı Ceren, dünya güzeli. Çok şükür ki babası hala yanında, o da madenci. Bebeğini çok sevdi, bir de bisiklet istedi. Onun boyuna göre bisiklet kalmamıştı, başka hediyeler verdik ama çocuk işte… Çok ağladı, babası ben sana alırım kızım dedi, çaresizdi. Ağlamasına çok üzüldüğü için gitti, Ceren duymadı ama biz duyduk, keşke ben de ölseydim Manisa Soma Seks Hikayeleri.
Darbelenen hayatların küçük hikâyesi
Darbelenen hayatların küçük hikâyesi Geri çekilen asker, kumandan. Canan ve Aslı iki kız kardeş aynı anda Sinana aşık olurlar ama aşkına karşılık. Hikaye, Manisa' dan çekilirken canlı ve işe yarar bir şey bırakmak istemeyen Mevki Kumandanı Filipos'un Neron'luğunu anlatır. Öyle bir bedel ki diye hayatımıza girmişti Canan,Aslı, Sinan. Eksik kalan bir hikaye Soma - Yeşil Gazeteİkimizde çırıl çıplak kalmıştık. Foto Galeri. Çocukların hayatlarına değerken, avuçlarımızda kaldı minik elleri… Emirhanla Sudenaz gibi… Anne, anneanne, babaanneyle birlikte yaşıyorlar aynı evde. Hepimiz seni çok sevdik. Yayınlanma: 16 Aralık - Topluca günah keçileri bulmaya, havalı analizler yapmaya.
Okumaya devam et
Ülkenin büyük kentlerinde cinsel şiddete karşı kitlesel protestolar düzenleniyor. Canan ve Aslı iki kız kardeş aynı anda Sinana aşık olurlar ama aşkına karşılık. Senden seks istiyorlar, istemeyince peşine takılıyorlar. Hayatındaki ikinci en ağır darbeyi, 13 Mayıs 'te Manisa Soma'da meydana gelen maden kazasında. Geri çekilen asker, kumandan. Ancak kırsal bölgelerde tecavüz vakaları genellikle görmezlikten geliniyor. Öyle bir bedel ki diye hayatımıza girmişti Canan,Aslı, Sinan. Hikaye, Manisa' dan çekilirken canlı ve işe yarar bir şey bırakmak istemeyen Mevki Kumandanı Filipos'un Neron'luğunu anlatır.Polis sizce gelmiş mi? Bana sözler verdin o konuşmamızda. Dostlar sağolsun evladım diyor dede. Küçük hayatların boğaz yırtan çığlıkları vardı. Kafasını kesmişler. Okuma süresi 7 dakikadan az. Ev hapsi alan Özlem Gürses canlı yayında konuştu. Ayağa kaldırım öpüşerek bunu odama götürdüm. Hadi canınız acısın biraz daha. Dava devam ederken karşı taraf da soruşturma başlatılmasını talep etmiş ve mağdur olan kişilere soruşturma açılmıştı. Elbette o polisler hiç harekete geçmemiş, kimse saldırganların peşine düşmemiş. Küçük hayatlar sessizce aktı o meyanda. Ve biz birbirimizi gözümüzden tanırız. Epey de izleyici olmaya razı geldik. Hani şu hak teslimi dediğim şey. Meğer ne çok sevmişim seni. Onun boyuna göre bisiklet kalmamıştı, başka hediyeler verdik ama çocuk işte… Çok ağladı, babası ben sana alırım kızım dedi, çaresizdi. Savaştepe köyünde. Muhammed Wisam Sankari, Suriyeli eşcinsel bir mülteciydi. Ablam babam gelir birazdan ben yemek hazırlayım diyerek mutfağa geçti ben de Ceren ile baş başa oturuyordum. Ben donup kaldım ne demek istiyor bu azdı galiba diye aklımdan geçirmeden edemedim. Yağmurdan mı havanın ağırlığı, yoksa değil şehre, ülkeye sinen ağıttan mı? Bedeninin üst kısmı tanınmaz haldeydi, iç organları dışarı çıkmıştı. Ceren bana sarılarak artık sen benim sikicimsin bundan sonra istediğin zaman sikebilirsin beni dedi. Kitap, defter, kalem, flüt, top, uçurtma… Ve bisiklet. İkimizde çırıl çıplak kalmıştık. Çok şükür ki babası hala yanında, o da madenci. Artık bu bilgiyle yaşıyoruz. Daha gencecik yaşında. İnsansın, kalpten kalbe bir yola muhtaçsın. Onca sıkıntılar, üzüntüler, çelişkiler yaşadın.